Mü'min imrenir, münafık haset eder. [İ.Maverdi] Hadis-i Şerif.

22 Haziran 2012 Cuma

TUZ

       Bu aralarda TUZA takmış durumdayım. İnternette araştırdım daha çok kafam karıştı. En iyisi kaya tuzu diyorlar. Deniz tuzu, himalaya tuzu da var. Başka bir yerde de marketlerde satılan, üzerinde iyotlu yazan sofra tuzunu kullanmamız gerektiği söyleniyor. Çünkü kaya ve deniz tuzunda iyot yokmuş. İyotta vücut için son derece önemliymiş. Özellikle çocuklar için. Aksi takdirde cücelik, zeka geriliği, boy kısalığı, guatr gibi sebeplere yol açabiliyormuş. İyot tuzun dışında; yüksek miktarda deniz ürünlerinde (balık), daha az miktarda süt, yumurta ve ette bulunuyormuş. Hatta deniz kıyısında dolaşmanın bile iyot alımına etkisi varmış.
       Ama bu sofra tuzları o kadar çok işlemden geçiyormuş ki, hiç faydası kalmıyor daha çok zararı oluyormuş. Bana turşular için kullanılan tuzun kaya tuzu olduğunu söylemişlerdi. Bende üstünde "iri salamura tuzu" yazan turşuluk tuzdan aldım. Yemeklerde kullanmak için. Ama bu deniz tuzu. Kaya tuzu başka bişey, büyük parçalar halinde tuz madenlerinden çıkarılan çok sert bir tuz.

İnternetten bir alıntıyı buraya kopyalıyorum...
 Dünyadaki ünlü şefler yemeklerine sadece deniz tuzu koyarlar. Neden mi?

Çünkü;Deniz tuzu yemeklerini çok daha lezzetli yapar

Deniz tuzu, aslında yabancı olduğumuz bir malzeme değil. Turşu kurarken kullanılan iri tuzları görmüşsünüzdür. Salamura asma yaprağında, tuzlu balıkta hep deniz tuzu kullanılır.

"Peki, deniz tuzunun, sofra tuzu denilen rafine tuzdan farkı nedir, sonuçta ikisi de tuz değil mi?", diyeceksiniz. Aradaki fark o kadar büyük ki... Deniz tuzu hiçbir şekilde işlenmemiş, rafine edilmemiş, doğal mineral zenginliğini koruyan tuzdur. Sofra tuzu ise rafine edilmiştir, yani bütün mineral zenginliğini kaybetmiş tuzdur.

İkisinin ortak noktası, tatlarının "tuzlu" oluşudur. Fakat lezzetleri gene de farklıdır. Sofra tuzu, tuzluktan kolay aksın, topaklanmasın diye katkı maddeleriyle süslenmiştir ve bunların tadını- kokusunu hissedersiniz. Deniz tuzu ise mineral açısından çok çok zengindir, lezzeti de çok daha güzeldir. Deniz tuzu iri taneli olarak da satılıyor, dövülmüş olarak da.

Deniz tuzu mineraller açısından çok zengin

Deniz tuzu 80'e yakın minerali çok dengeli bir oranda ihtiva eder. Çünkü bu tuzun kaynağı olan deniz suyu, kanımıza benzer oranda minerallerden oluşmuştur. Bir tutam deniz tuzu bir çok minerali almamızı sağlamaktadır.

Son derece değerli bir besin olan deniz tuzu, kimyasallarla, aşırı sıcaklıkta rafine edilirse yavan bir bileşim olur çıkar. Deniz tuzu rafine edildiğinde yüzde 40 sodyum ve yüzde 60 klorürden oluşan sofra tuzu elde edilir. Bazı sofra tuzlarına rafinasyon sırasında içlerinden alınmış olan iyot tekrar eklenmektedir.

Turşulara katılan ve yaprakları salamura etmek için kullanılan tuz, deniz tuzudur. Sofra tuzu ile yapılan turşular çok çabuk bozulur ve erir.

Deniz tuzu, akıcı olması ya da rutubet çekmemesi için kimyasallarla işlenmiş olmadığından, tuzluktan akmaz. Sofraya getirmek isterseniz herkesin bir tutam alabileceği tabaklara koyabilirsiniz.

Deniz tuzunun başka bir faydası da, radyasyona maruz kalındığında etkili bir banyo malzemesi olması. Küvetinizi suyla doldurup içine yarımşar kilo deniz tuzu ve karbonat ilave edin. 20 dakika bu suyun içinde durduktan sonra serin suyla durulanın.


       Bu arada yukarıdaki yazının son paragrafı dikkatimi çekti. Radyasyona maruz kalmak demiş. Radyasyon diyince aklıma direkt Japonya geliyor. Aslında hepimiz en başta telefonlar olmak üzere kullandığımız bütün elektronik eşyalardan dolayı radyasyona maruz kalmıyor muyuz. Bu tuzlu ve karbonatlı banyo sağlık için denenebilir.
       Bir programda radyasyon konusunu işlerken şöyle ayrıntılarda bulunmuştu. En çok radyasyon yayan ev aletleri arasında dikkat edilmesi gerekenler; saç kurutma makinası. Birkaç dakika içinde kullanıp, hemen kapatmak. Çamaşır makinası, özellikle sıkma işlemi yaparken kesinlikle yanında bulunmamak. Ütüyü mümkün olduğunda kısa sürede yapmak. Televizyonu en uzak yerden seyretmek, telefon zaten bir numara zarar, en azından kulaklıkla kullanmak... Allah hepimizi muhafaza etsin. Teknolojiye sevinsek mi üzülsek mi?

       Konumuza dönersek. Ben marketten üstünde "deniz tuzundan üretilmiştir" yazan, arkasını çevirip içindekiler bölümünü okuduğumda "Yıkanmış, kurutulmuş, elenmiş deniz tuzu (sodyum klorür) yazan 3 kg'luk salamura tuzu almıştım yemeklerde kullanmak üzere. Ayrıca da "iyot ilave edilmemiştir"  :(( ibareside var.
       Ben şimdilik bunu kullanayım :)) Ama kaya tuzu takibim devam edecek. Aslında tuzların bile sahteleri var. Kaya tuzu veya himalaya tuzu diye alıp; sahte olan, zararlı bir tuzla karşılaşabilirsin. Burda da fiyatı ve aldığın yerin güvenilirliği yol gösterecektir herhalde. Offff ya, alt tarafı tuz alıcaz. Şu sıkıntıya bak. Herşeyin cılkını çıkardılar. Allah kötü niyetli insanlardan uzak etsin bizleri.
       Ayrıca tuz, içini gösteren camda değil, koyu renkli ışık almayan kaplarda (bence plastikte olmayan), serin, güneş görmeyen yerde saklanmalı.

Tuz deyip geçmeyin...



4 yorum:

ticaret sever dedi ki...

http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=204844

her yıl Türkiye den Avrupa ya binlerce ton kaya tuzu ihrac ediliyor. Türkiye ise yurt dışından tuz ithal ediyor. Bu şu demek Avrupalı işi biliyor.

bilimeri dedi ki...

Ya bu himalayıcılarla rafine üstüne zararlı katkı maddesi katılmış tuzcuları anlayan beri gelsin.

Birincisi elbette ki rafine tuzların akan tuz olanları katkılıdır, bu tuzun zararlı olmadığını savunan mı bilimden taraf, zararlarını anlatıp bilimsel olarak kanıtlayan mı. İki üç tane akan tuz firması var yine iki tane onaylanmış himalayacı var. Dolayısıyla pazarlamacı taktikleri gelişmiş suçlarını başkalarına bilime kimyaya atmaya cürret eden patron orduları dalkavukları..

Son sözüde söyleyim ki bilimden nasibi olmayan, hiçbirşey bilmediği halde konuşanlar var, bilgin yoksa kardeşim para verip kimya analizlerini yaptırırsın, aklın yok, bilgin yok, ee paranda yoksa konuşma zaten. Pazarlamacı himalayacılarda ayrı bi alem sanırsın profesör aktarlarda ağılzarını arayın kimyacı bilim adamı siz değilsiniz onlar sanki.

Kristal tuz başkadır kaya tuzu başka yapıdadır. Kaya tuzunun içinde bol mineral vardır hatta fazla miktarda ancak kalın moleküllüdür ve fazla kullanılmamalıdır, çok türü vardır.

Gerçek şu, cam gibi şeffaf olan kristal yapıdaki madenlerden çıkarılan tuz kimyası neticesinde normal temiz katkısız tuzdan bile farlı gelişmiş bir molekül yapısı vardır, ince moleküllüdür. Kimse bilimsel olarak tersini ıspat edemez, çünkü bilimsel olan budur. Kristal yapıdaki şeffaf tuzun mineral kısmı önemsiz değişiklikleri vardır ve ancak yüzde birini oluşturur fark. Tuz ise dükristal yapıdaysa ince moleküllüdür ve ünlü himalaya tuzununda şöhreti burdandır. Ülkemizdeki kristal yapılı tuzda aynı kimyada ince moleküllü mineralli ve hücrelerden rahatça geçer.

Özetle çok ender kaynaklardan çıkan kristal tuz ülkemizde de çıkıyor, kimyası molekül inceliği aynı minerallere gelince bizim kristal tuzlarda zararlı mineral himalaya tuzundaki gibi yok. Bizdekilerde faydalı mineraller var. Rafine tuza gelince elbetteki rafine tuz en temiz tuzdur, rafine edilmemesi düşünülemez, çünkü pis denizlerden ve birçok atığın aktığı göllerden elde ediyorlar. Sonuçta iyice temizliyorlar. 600 derecede ısıtıp molekül yapısı bozuluyor, Katkı maddesi katıp raflarda boy gösteriyorlar.

Adsız dedi ki...

yukarıdaki uzun yorumumu başka yerden kopyalamışlar, artık silersiniz.

dünyanın süsü dedi ki...

Adsız...Anlayamadım ???