Mü'min imrenir, münafık haset eder. [İ.Maverdi] Hadis-i Şerif.

30 Eylül 2012 Pazar

Korova Kurabiyeleri

  
 
Değişik tarifler denemeyi her zaman daha çok sevmişimdir. Hatta her gelen misafirde, muhakkak yeni tarifler eklemişimdir menüme. Aslında büyük bir risk ama olsun.
 
Tarifi eğer internetten bulduysam, aklıma da yattıysa hemen yorum kısımlarına bakarım. Yorumlar aslında doğru yönlendirme yapıyor, çoğu olumluysa sonuç hakikaten güzel çıkıyor.

Bu kurabiyenin yorumlarıda çok güzel olduğuna dairdi. Ama tadı beni anlatılan kadar cezbetmedi. Birincisi beklentim çok yüksekti, ikincisi de büyük bir ihtimal kullandığım malzemelerden kaynaklandı. Tereyağı, kakao, çikolata..bunların daha kaliteli markalar olması gerekiyor bu tarz tariflerde bence. Olsun yinede denemiş oldum. En azından yapmak isteyenlere bir fikir olur, nerelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda.
 
Bu tarifi "Hilalin El Emeği" sitesinden aldım.
Orjinalinede burdan ulaşabilirsiniz.
 
Malzemeler
 
  • 1+1/4 su bardağı (175 gram) un
  • 1/3 su bardağı (30 gram) kakao
  • 1/2 çay kaşığı karbonat
  • 150 gram tuzsuz tereyağı
  • 2/3 su bardağı (120 gram) kahverengi şeker
  • 1/4 su bardağı (50 gram) beyaz şeker
  • 1/4 çay kaşığı deniz tuzu
  • 1 çay kaşığı vanilin
  • 150 gram bitter çikolata

  •  
    Mutfak tartım olduğu için gramajlarına göre koydum. Karbonatım yokmuş, kabartma tozu koydum. Kahverengi şeker yerine 170 gr beyaz şeker koydum. Vanilin 1 çay kaşığıymış, dikkat etmedim, bir paketi döktüm valla. Aslında o vanilyada değilya, vanilya özütüymüş. Öyle bişey yok bizde, vanilya çubuklarının uzun süre alkolde bekletilmiş haliymiş. İstemez...Eksik kalsın...(Yazar; eğer vanilya özütü yoksa birşey koymanıza gerek yok demiş. Piyasada satılan vanilyaların sentetik olduğunu ve kullanmadığını da ayrıca belirtmiş. )
    • İlk önce tereyağını buzdolabından çıkartın, iyice yumuşasın.
    • Unu, kakao ve karbonatı bir kaba eleyin.
    • Tereyağını karıştırma kabında iyice yumuşayana kadar çırpın (Derin bir kabta yapın, etrafa çok sıçrıyor malesef). Şekeri, vanilyayı ve tuzu ekleyip 2-3 dakika daha çırpmaya devam edin. Sonra elenen kuru malzemeler de eklenip mümkün olduğunca az karıştırmaya dikkat ederek bir hamur elde edin.
    • İri kıyılan çikolata parçaları eklenip bir araya gelene kadar biraz daha karıştırın. (BİM'in bitter çikolatısını kullandım.)
    • Hamuru tezgaha alın, toparlayın ve ikiye bölün.
    • Hamurun her iki yarısını da 4 cm çapında silindir yapıp, streç filme sarın. Buzdolabında en az 2 saat bekletin, soğusun. Bu aşamada hamur buzdolabında 3 güne, buzlukta ise 1 aya kadar saklanabiliyormuş.
    • Fırın önceden 165 derece ısınmış olmalı.
    • Buzdolabından çıkarılan hamurlar keskin bir bıçakla 1.5 cm kalınlığında kesilerek, yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine aralarında 2.5 cm boşluklar kalacak şekilde yerleştirilir.
    • Kurabiyeler keserken dağılabiliyor ama elinizle sıkarak bir araya getirebilirsiniz.
    • Tek seferde sadece bir tepsiyi fırına vermek şartmış.
    • Kurabiyeler sadece 12 dakika pişecek.
    • Pişmemiş gibi görünseler de çıkarın pişmiş oluyorlar çünkü. Ellediğinizde yumuşak ve dağılsalarda soğuyunca sertleşiyorlar. Çatlamış olmasıda doğru yaptığınızı gösteriyor ama benimkiler çatlamadı. Ben hamurla biraz fazla uğraştım aslında. Tarifte bu belirtilmişti, fazla karıştırmamamız gerektiği.
    • Buzdolabına koymadan önce şeklini tam verin, çünkü soğuyunca kas katı kesiliyor, buzluğa konmuş gibi.
    • Fırına koyacağınız zaman soğukluğunu çok kaybetmesin.
    Tarifi veren ayrıca şöyle bir not daha düşmüş: Eğer kurabiyeleri önceden yapıp buzluğa kaldırdıysanız pişirme zamanı geldiğinde çözülmelerini beklemenize gerek yok. Pişirme süresine 1-2 dakika eklemeniz yeterli olacaktır.
     








    Afiyet Olsun...

    GAFLET

    GAFLET

    Gaflet pişmanlığa yol açar. Gaflet nimetin elden gitmesine sebep olur. Gaflet faydalılığı engeller. Gaflet kıskançlığı azdırır. Gaflet kınanmaya ve nedamete sebep olur.
    Hikâye edilir ki, salihlerden biri rüyasında hocasını görür ve ona "en çok neden pişmansınız" diye sorar.
    Hocası da ona "en büyük pişmanlığım gafletimdendi"» diye cevap verir.
     
    (Gaflet, Cenâbı Hakkı unutmak, dünya telaşı ve meşguliyeti içinde ebedî âlemi, ahireti hatıra getirmemek, madde ve dünya malı içerisinde, nefsî ve şehevî arzular peşinde koşarak manen eriyip gitmektir. )

    29 Eylül 2012 Cumartesi

    Bunlarda Naçizane Benim Kışlık Domateslerim

    Bu sene Gümüşyaka'da yaptığımız kışlık domateslerimizden burada bahsetmiştim.
    2 hafta kadar önce pazara çıktığımda, bir kalabalık gördüm. Orda ne var acaba öyle derken, baktım millet harıl harıl domates alıyor. E bide ben deneyeyim bari dedim. 7,5 kilo aldım.
    6 tanede kavanoz aldım. Ama 1 litrelik değildi kavanozlar, 700 ml'likti. Kalmamış büyüklerinden.
    Neyse Gümüşyaka'da annemden aldığım tiyolarla başladım yapmaya.  
     
    Kaynayan suda yanlarında çatlak oluşana kadar hafif haşladım.


    Kolay bir şekilde kabuklarını soydum.

    Doğradım...
     
    Başladım pişirmeye...Kaynadıktan sonra yarım saat kadar tuttum, tuzunu attım. Sıcak sıcak hemen kavanozlara boşalttım.


    Var gücümle sıktım. Annemi andım :))) (onunla yaparken, kapakları kendi sıkmıştı da, benim gücüm yetmez diye). Tabi yedek fazla kapağın olması şart. Çünkü kapağın biri bozuk çıktı. Sıkıyorum, tak diyip atıyor. Moralim bozuldu, bidaha çıkıpta alacak durumum yoktu. Başka kavonozun kullanılmış kapağını taktım, sıktım. Allah'a emanet koydum. İlk önce onu kullanırım dedim ne yapayım.

    Aldığım 700 ml'lik 6 kavanozu kullandım ama arttı. 1 tanede büyük kavanoz buldum evde, ona koydum.  Hiç yerinden kımıldatmadan sardım sıcak kalsınlar diye. 1 gün öyle beklediler ellemeden.
     



     
    Bunlarda dereotu ve maydanozlarım. Normalde çok kullanılmadığı için çoğu çürür ve atılır malesef. Onları cam kavonozlara koyuyorum daha uzun süre dayanıyor. En önemli püf noktası tamamen kuru olması. Kavanozun altına iri tuzlardan biraz serpip, sonrada yeşilliği koyup, daha sonra da üstüne biraz daha iri tuzlardan ekleyip öyle kapağını kapatınca daha uzun süre dayandığını öğrenmiştim. Bu sefer öyle yaptım. Fakat ya tam kurutaamadan koyduğum için olabilir içinde nemlendi tuzlar ve birazda acılık verdi. Bir dahakine üstüne serpmeden sadece altına koyayım bakalım bu sefer nasıl olacak.
     

    Aslında birazda patlıcan almıştım. Buzluğa atmak için. Ama sonra buzluğa konan patlıcanın malesef çok zararlı olduğunu duydum. İçinde bulundurduğu nikotini derin donrucuda kanserojen maddeye çeviriyormuş. Ne kadar doğru bilmiyorum ama yapamadım o yüzden.
     

    28 Eylül 2012 Cuma

    M.Esad Coşan

    Tembel de duramayız, boş da duramayız. Kötü işler de yapamayız, boş da oturamayız. İyi şeyler yapmaya, en güzel şeyleri yapmaya, Allah'ın rızasına en uygun, en çok sevaplar kazanmamıza sebep olacak işler yapmaya çalışacağız.
    Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN (Rh.A)

    Fırında Palamut



    Malzemeler:

    2 adet palamut
    Patates
    Soğan
    Sarımsak
    Mantar
    Domates
    Kırmızı Biber
    Yeşil Biber
    Limon
    Zeytinyağı
    Tuz
    Karabiber

        Miktarları isteğinize bağlı olarak koyabilirsiniz. Soğan önce kavrulup, birazda salça katıp öyle eklenebilir. Ben hepsini çiğden koydum. En az 40 dakika sürmüştür, son 15 dakikasını fırının ızgara bölümünde pişirdim.

     
     
     



    Afiyet Olsun...

    27 Eylül 2012 Perşembe

    Hoşgeldin Ahmet

     Ablam doğum yapınca oğlu da bize misafir oldu. İkisinin de ağzı kulaklarındaydı tabi. Maşaallah bu aralar çok iyi anlaşıyorlar. Çok güzel oynadılar. Tabi bazen bazı şeyleri görmezden geldim, bazen de kızıp kovaladım normal olarak. Organize işler çetesi durumundalar da çoğu zaman.
     



     
    Ahmet geldiği gün biraz rahatsız gibiydi. 2 gün onlara nane, limon, kuşburnu, zerdeçal, çörekötu gibi bilumum baharatların bulunduğu çay hazırladım. Bazı vaatlerde bulunarak içirttim.
     
     
    Pazar günüde büyük bir boğuşma, kapışma vardı, babasının canını çıkardılar :)))
     

     
    Yine bekleriz Ahmedim, seni bıraktıktan sonra Furkan baya bir duygulandı eve geldiğinde.

    41 Kere Maaşallah !

    Ablam geçtiğimiz Cuma günü yani 21 Eylül'de doğum yaptı. Allah'ım mini minicik, cırlak bir kızımız oldu. Başak burcu kendileri ve adıda Nisanur. Allah hayırlı, bereketli, sağlıklı uzun ömürler versin inşaallah. 
     
    Çekme beni der gibi yüzünü kapadı. Tamam, tamam ben seni gösterirmiyim hiç, kızma sen...
     


    O ellerini yerim, yerim, yerim....Çok tatlı ya. Aynı abisinin bebekliği şuan.
     
     
    Buda hastanede dağıtılması için yaptığım kurabiyeler. İsmini emin olamadığım için yazmamıştım.
     
     
    Allah analı babalı büyütmeyi nasip etsin, diğer evladı ile beraber mutlu, huzurlu, en önemliside sağlıklı bir ömür diliyorum hepsine.

    Buda Yeni Okulumuz

    Bu da yeni okulumuzun kıyafetleri. Tabi o hafta değil diğer hafta giyebildik. Ötekileri değiştirip, bunları aldım. Pantalon ve tişörtü vermedim tabi giydirdiğim için.
     
     
     Fakat bu kıyafetleri alırken bedenlerde biraz zorlandım, pek kalmamıştı.

    Yeni okulun ilk günü oğluma yemek ısmarlayayım dedim, ama zorla yedi, okul heyecanı vardı. 50 dakika yemek molası var.




    Resim yapmışlar.

    Bunlar benim bebişimin yaptıkları...

    Okul resmi çizmiş. Ayrıntıları kaçırmayalım :)) Bulutlar, yağmur yağıyor ve o çizgilerde gökkuşağıymış. Okul bayrağı ve hatta çimenleri de var bu okulun...Yalnız ağaçlar pek ilginç geldi bana.


    Buda yakından görünüşüymüş :))

    Öğretmeni sabahları nasıl sıra olacaklarını gösteriyor.

    Buda başka birgün evden çıkışımız. Uykulu, uykulu...

    Öğle yemeğini sınıfta yediğimiz birgün.

     
    Geçen Cuma günü toplantı yapıldı. Kurallar belirtildi, alınacaklar listesi verildi. Tabi hala düzene girmeye çalışıyoruz. Bazı karışıklıklar var.

    Bir Haftada Okul Eskittik :))

    Bu bizim ilk bir hafta gittiğimiz okuldan görüntüler. Kıyafetleri bu şekildeydi.
     

    Pantalonun paçasınıda ben yapmıştım. Çok beceririm ya..Yaklaşık 2 saat sürmüştür herhalde :)))


    Aslanımız nasıl..
     

    Burası artık ortaokul olarak öğretimini sürdürecek...