Bir haftalığına diye Gümüşyaka'ya gidip, bunu 10 güne çıkarıp Çarşamda gece döndüm. Tabi bu sezon kapanışıydı. Artık diğer yaza kadar gidemeyiz büyük bir ihtimal. Okullarda açılıyor. 10 günlük bir bayram tatili varmış ama gidebilirmiyiz bilmem.
İyi oldu, dört kız, dört çocuk harala gürele, bağırış çağırış zaman geçirdik :)) Gece en erken yatışım 3'ü bulmuştur. Cır cır cır, çenemiz bitmedi hiç. Çocuklarda uyumuş oluyor, ohh en rahat zaman. Hatta bir keresinde benle küçük kardeşim yattıktan sonra, diğer ikisi sabahlamışlar. O kadar yani. Gece zaman daha hızlı geçiyor, anlaşılmıyor. Tabi konuşmalarımızın hepsi boş değil, dini konulardan, birbirimizin sevmediğimiz huylarından, eski anılarımızdan, çocuklardan, yapmak istediğimiz planlardan vs. vs...derken uzayııııp gidiyor.
Bir önceki yayında kışlık domates yaptığımızdan bahsetmiştim. Biz domateslerle uğraşırken babamıda boş bırakmadık. Annem onada fasülyeleri verdi ayıklasın diye. Ben aldım elime telefonu. "Baba, senin resmini çekicem, internette yayınlıycam" diye başladım onla uğraşmaya.
"Vayy ideal ev erkeği, gören kıskanır, maşaallah, ne şanslı şu annem" diye uğraşırken ben bir anda kendimi yerde bulmazmıyım. Ayağım bir burkuldu, zannettim yine lif kopması oldu. 3 sene kadar önce ayağım burkulup, lif kopması olmuştu ve alçıyla dolaşmıştım uzun süre. Yerde kıvranıp ahh vahh diye çığırırken babam ayağımı çekti mekti bişeyler yaptı, acısıda azalınca kalktım yerimden. Yani ne yapıyormuşuz, babayla dalga geçmiyormuşuz....Böyle çarpılırız işte:)))))))
Ayrıca bizim oğlanlar tutturdular biz denize gidicez diye. Dedik, akşam oldu ne denizi, saat 7 civarı. Hemde havada serin. Gidip gelip bizi yediler. Havuz yapın bize o zaman diye başlayıp, neymiş efendim arkada bahçe musluğunu açıp orda deniz yapmalarına izin vermemiz gibi, mantığın kabul etmediği ama onların hayal güçlerini zorladıkları bir uğraştan sonra, ortadan kayboldular.
Bir baktık deniz şortlarını giymişler, biz denize gidiyoruz diyorlar. Allah'ım gülermisin ağlar mısın. Telefon elimdeydi. Durun dedim sizin resminizi çekicem. Deli bunlar yaa:)))
Hiii, hiii babacım, fasülyeler derken, barbunyaları da bitirmiş. Kime çekmişim becerililikte bilmem ki. Mikemmel bir insan. Ters bişey söylemiyim aman. Sonra ben ters dönüyorum. Zaten bu resmide Merve'ciğin saçlarını göstereyim diye koydum, ben ördüm. Babamı göstermek için değil yaniii:))) Ne sinir bişeyim yaaa:))
Bu benim evde bilgisayarın yanına koyduğum minik kaktüsüm. Bilgisayarın yaydığı zararları kaktüs çekermiş diye duymuştum. Fakat önce ben kendisini kazayla yere düşürdüm. Kendi biyana kumları biryana savruldu. Sonra başka bir zaman Furkan Bey aynı şeyi yaptı. Dolayısıyla kaktüsün canına okuduk. Oda alt taraftan ölmeye başladı malesef. Toprağıda azalmıştı döküle döküle. Bende annemin ellerinden öpmesi için onuda Gümüşyaka'ya götürdüm. Sağolsun o kadar işin arasında gübreledi, toparladı zavallıcığı. İnşaallah yaşar.
Devamı bir sonraki yayında...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder