Bugün orucumuzun 4. gününü bitirdik. 5. Tevavih Namazını kıldık.
Sevabı neymiş: " Allah'u Teâlâ Mescid'i Haram'da, Mescid'i Nebevî'de ve Mescid'i Aksâ'da namaz kılmış gibi sevap verir. (İnşaallah)
(Not: Allah; Kudüs'te bulunan, davamız, derdimiz olan Mescid'i Aksamızı kurtarsın (Amin))
Ramazanda her güne bir Yasin'in bugünkü niyeti:
Hz. Ebu Bekir'in ruhu için okunur.
Daha Ramazan'ın başları ama ben iftarda da sahurda da pek yiyemiyorum. Sonra iştahım açılabilir (umarım olmaz). İftardan sonra hareket yapmamız gerekiyorya onuda namaz karşılıyor. Maşaallah baya bir ter döküyoruz. Öncesinde şekersiz türk kahvesi veya yeşil çay içmek yağların yakılmasını hızlandırıyormuş. İki gündür şekersiz kahvede içiyorum. Acaba kilo verebilirmiyim. Malum 75 kilo ile tavan yaparak Ramazan'a girdim. Hadi hayırlısı.
Birinci gün menümü daha önce yayınlamıştım.
2.gün Menüm:
Bir gün öncesinden kalanlar
artı patates kızartması:))
3.gün Menüm:
Kayınvaldemlere misafiriz.:))
4.güne gelecek olursak tam bir uydurmasyon menü. Bugün için hiç yemek yoktu. Ne yapsam ne yapsam diye gün içinde ara ara düşündüm. Furkan'ı kurstan aldıkran sonra markete gidip yemeklik olarak kabak alarak döndüm. Ne yapacağıma karar veremedim. İnternette dolandım biraz. Malzeme eksikliğinden dolayı olabilir dediğim şeyleri yapamadım. Mutfağa girdim ve başladım uydurmaya. Tabi beniz az uğraştırmadı. Tadından emin olmadığım yemek için bide. Riski severim.
Yardımcımda vardı. Kabakları o soydu. Ayaklanmaya başladığından beri en çok sevdiği yer mutfak. Minicikken bile tabureyi çekip üstüne çıkar, eline bıçağı alıp "banada, banada" diye bağırırdı. Rahat bırakmazdı hiç. Bende verirdim eline artık ne varsa, patates, havuç öyle uğraşırdı. Maşaallah hiçde elini kesmemişti. Usta oldu yani.
Burda ise ben çağırdım bu sefer gel soy diye. Çünkü çok fazla televizyon seyretmesini istemiyorum. Oyalamaya çalışıyorum başka şeylerle. Bu aralar bilgisayara da, çizgi filmlerede baya bir düşkün oldu malesef. (Yalnız kabak ellerini yapış yapış yapıp birde yıkayınca bile çıkmayınca sinirlendi beyfendi. Öyle şeylere takıntılıdır, huyludur biraz.)
Soğanı, sarımsağı az yağda kavurdum. Mercimeği haşladım. Karıştırdım.
Harcı yaydım.
İşte bu...
Bırakın dağılsın..Dağıta dağıta yiyin...
Bu kadar mııı? Tabiki değil. Bugün uyduruk günüm. Birde tatlı yapayım dedim. Bayadır beklettiğim kedi dili bisküvim vardı. Daha önce bu bisküviyle bişey yapmadım. 2 su bardağı sütle bir muhallebi yaptım. Unu, şekeri tahmini attım.
Bu arada araya girip Furkan'ın beni nasıl rencide ettiğini anlatmam gerekiyor. O bu muhallebiyi çok seviyor. Bende yaptığım zaman ona küçük bir kase veriyorum. Bundanda verdim. Yerken yanına gittim. Maksadım oruçlu olduğum için tadı şekeri, nasıl olmuş diye sormaktı. O sırada bana "yine istiyorum" dedi. "Bende nasıl olmuş tadı" dedim.
Oda bana aynen şöyle dedi.
"Yine istiyorum demek ne demek, güzel olmuş ki yine istiyorum diyorum dimi. Böyle gereksiz sorular sormazsan iyi olur."
!!!?????!!!
Bende "tamam" dedim ve döndüm.
"Oğlum bak git! Gelirsem oraya gereksiz soru neymiş gösteririm sana, ağzını yırtarım senin" gibi sözler aklıma gelmedi değil, geldi ama dua etsin oruçluydum, kalbini kırmayayım dedim:)))
Diğer katı dizdim.
Üstüne çikolata sos yaptım hazır paketten.
Yani bugünkü Menüm:
Mercimek Çorbası,
Yeşil Mercimekli, Fırında Kabak
Kedi Dili Bisküvili Tatlı
5. Gün Menüm: (Şimdiden belli)
Bir gün önceden kalanlar:))))
Her güne ayrı menümü olurmuş canım. İsraf...Zaten yenmiyor.
Tekrar görüşmek üzereeee...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder